22 Mayıs 2013 Çarşamba

TURKIYE

en bağnaz milliyetçilerin yaşadığı ülkedir. milliyetçilik paranoyası o denli boyutlara ulaşmaktadır ki, her gün sosyal paylaşım sitelerinde haritalar paylaşan, bölünüyoruz, amerikanların bizi parçalama oyunları bunlar tarzı çeşitli komplo senaryolarının herkes uzmanı oldu artık bu ülkede. pkk saldırılarından hemen sonra; herkes terör uzmanı olduğu için karakola nasıl yaklaştıklarından, hangi tip silahlarla saldırılmış olunabileceğinden tutun da, daha burada anlatmaya dilim varmayacak ve akla hayale sığmayacak saçmalıkları da büyük bir zevkle paylaşıyoruz

üniversite de doçent ünvanı taşıyan tarih hocam bile; dünya haritasına bakıp bakıp; "maşallah tam ortada nazar boncuğu gibi duruyoruz, herkesin gözü bizim topraklarımızda gençler" diyebilecek kadar gerçeği görmekten uzaktı aslında. ya da oluşturulmaya çalışılan bir milliyetçiliğin ve sahiplenme duygusu geliştirme çabalarının bir sonuçları da olabilir bunlar. 

son dönemlerde "türküm" demek out olduğu için, herkes bu konuları yeni yeni düşünmeye başladı artık. şunu da belirtmek isterim ki, ben kökenlerime kadar türk ve osmanlı torunuyum. "türküm" demekle de hiç bir sorunum yok. tek sorunum sizin sorununuzu biraz olsun göstermek istemem.şimdi sizden tek bir isteğim var sadece 2 dakika bunun üzerine düşünmeniz yeterli..

hayatınızda hiç "burada harcanıyorum" diye düşündünüz mü? mesela inanılmaz güzellikte renkli gözlü, erkeklerin tapacağı bir gelin; bir gecekondunun önünde bitirmişse hayatını, ya da müziğe olan yetkinliğinizin çok geç yaşta farkına vardıysanız, çok iyi bir futbolcu olabileceğinizi anladığınızda futbolcuların olgunluk yaşlarındaysanız; ya da çok iyi bir sporcu olacağınızı anladığınızda vücudunuz artık eğitilemeyecek bir biyolojik yaşa ulaştıysa, çok iyi bir yönetici olacağınızı düşündüğünüzde bunun için eğitim almakta ve iş bulabilmekte ne kadar zorlandığınız aklınıza geldiğinde hiç kendinize bunun sorumlusunun kim olduğunu sordunuz mu? 

bizi aptal haline getiren, üstü başı sigara kokan ve tek derdi ay başında alacağı üç kuruş maaş olan ilkokul öğretmenleriniz size ne öğrettiler? ben size söyleyeyim, okuma yazma, toplama çıkarma gibi şeyler, günlük hayat bilgisi, ufak tefek coğrafya, gerisini at çöpe. bir mal gibi her sabah kalkıp hayatınızın temelini atacağınız yaşta o iğrenç sıraların üzerinde tükettik çocukluğumuzu, gençliğimizi, her şeyimizi. sanki başka bir hayatımız varmış gibi oyaladılar bizi. üniversiteyi bitirmiş hayatı boyunca eline tornavida bile almamış bir sürü genci sokaklara bırakıp hadi iş bulun, kariyer yapın diyorlar, hadi ya! benden bu saatten sonra olsa olsa köle olur. hepimizden olsa olsa bu saatten sonra çok iyi köle olur.

hiç bir öğretmen gelip yanınıza, siz de olan farklı bir şeyi fark etti mi? ailenizi çağırıp, çocuğunuzun şu konu da yeteneği var eğitimini o konuya kaydıralım dedi mi?

şimdi ben böyle bir ülkenin nesini, nasıl seveyim? siyaset hırsızın, uğursuzun elinde, laf edenlerin yarısı sandığa bile gitmez, sağlık; allah devlet hastanesine düşürmesin, eğitim; işte halimiz ortada. 

haritaya bakıp kendi kendimize zevk almaktan bir adım öteye gidemiyoruz. biz kendi kendimizi bile yönetemiyoruz ve bunun mümkün olmadığını da artık idrak ve kabul ettim. 

orta doğunun karakteri içine sıkışmış ve arada kalmış insanlarının arasında tüketeceğiz hayatımızı; adaletsiz gelir dağılımına ses çıkartmayacağız, 5 lira verip 1 litre benzin alacağız, türkiye yi seveceğiz ama köle olacağız. 

ama tüm bunca haykırış bir kişinin milliyetçilik duygularıyla  tek bir cümle ile cevaplandırılabilir.

"ya sev ya terk et"